k�rotonomedya > türkçe > theoria
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Hollanda'da Yeni Sağın Yükselişi: Hoşgörüye Dayalı Ayrımcılık!

Tanıl Bora - Özgür Gökmen

Evet, Avrupa üzerinde neo-faþizmin ya da “aþýrý-saðcýlýðýn” hayaleti dolaþýyor. Yine, hâlâ…[1] Fransa’da Le Pen geçtiðimiz ay infial yaratan seçimlerde %2’ye yakýn oyunu kemikleþtirdi. Ýtalya ve Avusturya’da neo-faþist ve yeni-saðcýlar epeydir iktidarý paylaþýyorlar. Danimarka’da yabancý düþmaný Halk Partisi 2001 seçimlerinde 3. parti oldu ve hükümetin dýþardan destekçisi olarak, yabancýlara/göçmenlere karþý Avrupa Birliði çapýndaki en katý düzenlemelerin uygulamaya geçirilmesini saðlýyor. Sosyaldemokrasinin yurtlarýndan Norveç’te, kabul edilecek göçmen sayýsýný yýlda bin kiþi ile sýnýrlamayý ve geliþmekte olan ülkelere yapýlan yardýmlarý durdurmayý hedefleyen saðcý-popülist Ýlerleme Partisi 2. parti. Belçika’da anti-semitist Vlaams Blok/Flaman Bloðu Flaman “baþkenti” Antwerpen/Anvers’te en büyük parti. Ýsviçre’de, AB, BM ve refah devleti karþýtý Ýsviçre Halkçý Partisi, 1999’daki seçimlerden ikinci parti olarak çýktý. Portekiz’de þiddetli bir göç karþýtý olan Halkçý Parti, Nisan 2002’de kurulan saðcý koalisyonun ortaðý. Hollanda’da da 15 Mayýs günü yapýlan genel seçimlerden sað galip çýkarken; ivmesini göçmenlerden duyulan huzursuzluðu gündeme getirmekten alan Pim Fortuyn Listesi, %17.1 oy ve 150 üyeli parlamentoda 26 sandalyeyle, liberalizm, hoþgörü ve çokkültürlülüðün millî spor sayýldýðý bu ülkede “sistem”e yerleþmiþ oldu.

Böylece, Avrupa Birliði’nin siyasî coðrafyasýnda bir-iki yýl öncesine dek hüküm sürmekte olan merkez-sol hükümetlerden geriye sadece Almanya’da Schröder’le Ýngiltere’de Blair’in (sosyal yaný hayli törpülenmiþ) sosyal-liberal yönetimleri, yanýsýra Yunanistan’da Simitis, Ýsveç’te sosyaldemokrat azýnlýk hükümeti, Finlandiya’da sallantýlý bir “Gökkuþaðý koalisyonu” kaldý. Hazirandaki Fransýz genel seçimlerinde “yaralý” sosyalistlerin kaybetmesi ve gelecek Eylül’de Almanya’da merkez solun iktidardan düþmesi halinde, 15 AB hükümetinde çoðunluk merkez saðýn eline geçmiþ olacak. Aþýrý saðda konumlanan partilerin de iktidar partilerinin hemen enselerinde yer alacak olmasý cabasý.

Hollanda seçimleri: Saðcý deðiþim

Seçimin Hollanda’yý saða sürüklediði aþikâr. Oylar büyük çoðunlukla “deðiþim” isteði doðrultusunda kullanýldý. Ancak paradoksal bir biçimde seçmenin “deðiþimin öncüsü” olarak gördüðü, 43 sandalye ile sandýktan en büyük parti olarak çýkan Hýristiyan Demokratlar (CDA). Yani, Hollanda’da yakýn vakte kadar varlýk nedeni tartýþma konusu, “sürekliliðin temsilcisi” olan parti![2] Seçim sonuçlarýnýn görkemli maðlubu, 1918‘den beri her iktidarýn ortaðý durumundaki Hýristiyan Demokratlar’ý 1994te hükümet dýþýna itmiþ olan sosyal demokrat eðilimli Ýþçi Partisi (PvdA) oldu. Ýþçi Partisi, büyük þehirlerden sadece Amsterdam, Utrecht ve Leiden’dan birinci parti olarak çýktý. Bir de elbette kuzeyde, solun geleneksel kalesi Groningen ve çevresindeki seçim bölgelerinden. Yine de, mesela bir üniversite þehri olan Leiden’da, PvdA‘yý %17 ile takip eden ikinci partinin Pim Fortuyn’ýn Listesi (LPF) olmasý vaziyetin vahameti hakkýnda bir fikir verecektir. Sahip olduðu 45 sandalyeden 22’sini kaybeden Ýþçi Partisinin koalisyon ortaklarý da benzer bir kaderi paylaþtýlar. Serbest pazar taraftarý, muhafazakar Liberaller (VVD) ile son koalisyonda bu iki partiyi birbirine baðlayan liberal sol eðilimli Demokratlarýn (D66) toplamda kaybettikleri sandalye sayýsý 22. Sandalye sayýsýný (11) muhafaza eden YeþilSol’un yanýsýra, sandalye sayýsýný neredeyse ikiye katlayan Sosyalistlerin (SP), CDA ve LPF’nin ardýndan seçimlerin 3. büyük galibi olmasý (9 sandalye), SP’nin Fortuyn tarafýndan dillendirilen sýkýntýlarý, elbette farklý çözümler teklif ederek, seçim programýnda ele almýþ olmasý dolayýsýyla, dikkate deðer.

Yeni hükümete yönelik tartýþmalarda, seçimin maðluplarý ile “solcular”, Hýristiyan Demokratlar ile olasý bir koalisyonda yer almayacaklarýný ilan ettiler. Liberaller de kurulacak bir azýnlýk hükümetine belirli konularda dýþarýdan destek vererek Hýristiyan Demokratlar ile Pim Fortuyn Listesi’ni baþ baþa býrakmaya meyilliler.

LPF’nin galibiyeti ve PvdA’nýn maðlubiyeti Hollanda’da daha önce görülmemiþ türden bir istisna. Savaþ sonrasýnda kurulan yeni bir partinin mecliste elde edebildiði sandalye sayýsý en fazla sekiz. Bugüne dek yaþanan en büyük kayýp CDA’nýn 1994 seçimlerinde 20 sandalye yitirmesi idi. [3]

Siyasetin sönümlenmesi ve “menajer siyaseti”

Seçimden yaklaþýk bir hafta önce bir siyasî suikasta kurban giden Pim Fortuyn‘ýn baþarýsýnda, ölümünün yarattýðý travmanýn ve yaratýlan mitolojinin de payý aranýyor; bu hareketin devamlýlýðýný saðlayacak bir yeni lider adayýnýn yokluðuna dikkat çekiliyor. Ancak bu, Fortuyn’ýn sürüklediði hareketin elde ettiði baþarýnýn nesnel temelini gözden kaçýrmamalý. Bu baþarýnýn baþlýca sebeplerinden biri, Hollanda’da son iki koalisyon döneminde siyasetin sönümlenmiþ olmasý. Farklý pozisyonlara sahip gibi görünen sosyal demokratlar ile muhafazakarlar arasýndaki farklar, her iki partinin teknokratik bir yönetim anlayýþýnda birleþmesiyle siliniverdi. Fortuyn‘un muhalefetindeki temel noktalardan biri buydu ve sadece Ýþçi Partisi liderliðindeki son iki hükümeti deðil, son on iki yýllýk yönetimi hedef alýyordu. Kriminalite ve göç Fortuyn’ýn gündeminde en çok yer alan meseleleri teþkil etmekle beraber –ki bunu aþaðýda ele alacaðýz-, Fortuyn temelde, siyasetin sönümlenmesinden, yönetimin asli meselelerde kamuoyu desteðine müracaat etmeyen “menajer” nitelikli siyasetçilerin eline geçmiþ olmasýndan doðan genel hoþnutsuzluða hitap ediyordu.

Menajeryal niteliklerinin halkýn sorunlarýna duyarsýz kýldýðý hükümetler, kamu borçlanmasý ve enflasyon gibi, ikincisi zaten çok yaygýn olduðu için kamu nezdinde büyük bir sorun olarak görülmeyen, halký doðrudan ilgilendirmeyen meseleler üzerinde aþýrý yoðunlaþmýþlardý. Bu yoðunlaþma, hükümetleri, halký dolaysýz bir biçimde ilgilendiren ve saðlýk, eðitim ve kamu ulaþýmý olarak özetlenebilecek temel sosyal hizmetler konusundaki yaygýn sorunlarla gerektiði gibi ilgilenmekten alýkoydu. (Demiryollarýnýn kâr gözeten bir þirkete dönüþtürülmesi, Britanya’daki kadar olmasa da, Hollanda’da da ciddi sýkýntýlara ve hoþnutsuzluklara yol açtý mesela.) Sað-sol ayrýmýyla pek alakasý olmayan Danimarka’da Euro’nun, Ýrlanda’da Nice Antlaþmasýnýn reddedilmesi, tartýþma ve danýþma mekanizmalarýnýn dýþlandýðý menajeryal hükümetlere karþý duyulan ayný hoþnutsuzluðun iþaretleri olarak yorumlanabilir.

Pim’in, konvansiyonel hükümetlerin üzerine gitmediði genel hoþnutsuzluk sebebi olan sýkýntýlar (hastane bekleme listeleri, kalabalýk okullar, trafik, vs) haricinde de siyasal tabu olarak görülen meselelere dair dolaysýz popülist retoriði, seçim dönemlerinde genellikle oy kullanmayan düþük gelir grubuna mensup insanlarý sandýk baþýna taþýdý. Bilhassa büyük þehirlerde göç nedeniyle nüfusun çok yoðunlaþtýðý ve çevrenin “deðiþik” bir görünüm arz etmeye baþladýðý mahallelerde…

Pim hareketi ve Avrupa yeni saðý

Pim Fortuyn hareketi, Avrupada saðcý ve ýrkçý partilerin son üç-beþ yýldaki temel “kazanýmlarý” üzerinde yükseldi: Göç ve kriminalite arasýnda bir bað olduðuna, yani Batý-dýþýndan gelen göçmenlerin güvenliði tehdit ettiðine dair þikâyetlerin, kaygýlarýn, önyargýlarýn beslenmesi, büyütülmesi… “Kriminalite”nin kendisi kadar, refah devletinin yýpranmasýnýn doðurduðu sosyal güvenlik sorunlarý ve atomizasyon, yabancýlaþma gibi daha “derin meseleler” de, zaten Avrupa’da saplantýlý bir iç güvenlik kaygýsý yaratmýþ durumda. “11 Eylül” sonrasýnda, bu kaygý iyice büyüdü. Özellikle Batý-dýþýndan gelen göçmen topluluklarý, dehþetli senaryolarla fantastik boyutlara taþýnan “radikal Ýslâmcý terör” tehdidinin ‘belirtileri’ ya da potansiyelleri olarak algýlanmaya müsait hale geldiler.

Politik gündemin her konusunun alarmist bir iç güvenlik kaygýyla iþgal edildiði bu vasatta, Pim Fortuyn’un temel argümanýnýn özeti, Glimmerveen’in eski, otantik ýrkçý Merkez Demokrat Partisi’nden ödünç aldýðý “Hollanda dolu!” sloganýydý. Sýnýr aþýrý hareketliliði kolaylaþtýran Schengen Antlaþmasý’ný iptal etmeyi, Hollanda Anayasasýnda ayrýmcýlýða karþý konan güvenceyi sýnýrlamayý vaadediyordu.

Bu sloganýn Avrupa çapýndaki ifadesi: “Avrupa dolu!” sloganýdýr. Avrupa saðý, Avrupa Birliði fikrine, özellikle bu “yabancý” ve “yozlaþtýrýcý” sýzýntýlara imkân verdiði suçlamasýyla yükleniliyor; ve/veya, Avrupa Birliði’nin göçmen akýþýna karþý bir tahkimat kalesi olarak biçimlendirilmesi talebi yükseltiliyor. Bu talebin militan savunucularýndan Britanya yönetimi, AB’nin bilhassa Güney kanadýndaki üyelerinin göçmenlere karþý tavýrlarýný sertleþtirmesi için sürekli uyarýlarda bulunuyor. Avrupa çapýnda bir göç politikasý benimsenmesi ve takip edilmesi çabalarýnýn öncülüðünü yapan Britanya, son dönemdeki çýkýþlarý ile Ýspanya’nýn muhafazakar baþbakaný Aznar tarafýndan da desteklendi. Britanya’nýn Avrupa Bakaný Peter Hainin bu konudaki görüþlerini dile getirmesinin ardýndan Blair ile Aznar bu konudaki ilk görüþmelerini gerçekleþtirdiler. (Bilindiði gibi, AB’nin Türkiye’de en çok üzerinde titrediði konulardan biri, göçmenlerin burada bloke edilmesi ve Batý’ya sýzdýrýlmamasý için tedbir alýnmasýdýr.[4]

Bunun yanýnda, sosyal devletin göçmenler, “asalaklar”, “serseriler” tarafýndan istismar edildiðini düþünen “sessiz çoðunluðu” mutlu eden klasik Yeni Saðcý vaadleri vardý Pim’in: Saðlýk ve eðitim harcamalarýný “verimli kýlmak”, engellilere tanýnan cömert avantajlarý sýnýrlamak… Kamyon þoförü Leslie Gonggeyp New York Times’a nasýl konuþmuþ: “Pim aþýrý biri deðildi. Bizi aðýr vergilerden kurtarmak ve göçmenler için deðil, normal insanlar adýna bir þey yapmak… iþçi sýnýfýný adýna bir þeyler yapmak istiyordu.”

Yeni-Yeni Sað ve Fortuyn’ýn özgünlüðü

Fortuyn’ýn politik söylemi ve stili, Avrupa’da “aþýrý saðýn” yeni çizgisini anlamak bakýmýndan öðreticidir.

Önce þuna dikkat çekelim: Fransada Le Pen, Avusturya’da Haider, Almanyada Republikaner/Cumhuriyetçiler veya DVU (Deutsche Volksunion/Alman Millî Halk Birliði), onlarýn yanýnda daha küçük figürler olarak Belçika Flamanlarýnýn faþizan sað partisi Vlaams Blok‘un lideri De Winter, 2. Dünya Savaþý öncesi faþizm ve nasyonal sosyalizm akýmýyla ideolojik ve/veya kiþisel baðlara sahipler. Le Pen, Tixier-Vignancourt; De Winter, Ijzerbedevaart’ýn Flaman nazileri dolayýmýyla. Modern usulleri kullansalar ve yeni zamanlarýn þartlarýna uygun bir zeminde hareket etseler de, bir yanlarýyla, “eski moda” ýrkçýlýkla ve “klasik” faþizmle/nazizmle baðlarý var. Bu nedenle, seçim baþarýlarýndan sonra Avrupa sol ve sol-liberal kamuoyunda olaðanüstü tepkiyle karþýlanarak þu veya bu biçimde geriletildiler. Buna karþýlýk Berlusconi ya da Fortuyn gibi ’yeni-Yeni-Saðcýlar anti-faþist kamuoyunda o kadar infial yaratmýyorlar. Oysa onlar, ýrkçý veya kültürel ayrýmcý saðcýlýðýn daha modern, canlý bir damarýný temsil ediyorlar. (Hatta birçok durumda þu da söylenebilir: ‘Eski’ neofaþizm de ancak onlarýn açtýðý bu yeni damara girebildiði oranda baþarý kazanýyor.[5])

Ýþte, Pim Fortuyn, bu yeni, modern Yeni Sað çizginin belki de en yeni ve en modern örneðiydi. Hollanda’da zaten varolmayan bir faþist/nazi geleneðiyle baðlantýsý mevcut olmadýðý gibi, faþizmin ideolojik mirasýyla bir sempati iliþkisi bulunmuyordu. Antisemit deðildi – Ortadoðu iþlerinde Ýsrail’e açýk destek veriyordu. Bunun ötesinde, herhangi bir muhafazakâr “gelenek”le duygusal alýþveriþi yoktu. O, “küçük, ‘normal’ insanlarýn” da gönlünü okþamakla birlikte, esasen “baþarýya” deðer veren genç, þehirli, orta sýnýfa hitap ediyordu. “Baþarý kültürünün”, hayatýn keyfini çýkarmayý iyi bilen, asalaklarýn (lüzumsuz vergiler ya da hayatý ve “manzarayý” bozma yoluyla) “kaliteli insanlarýn” buna mani olmasýna bozuk atanlarýn sesiydi.

Eski bir Marksist ve sosyoloji profesörü, Elsevier dergisinde köþe yazarý, açýk seçik eþcinsel olan Pim Fortuyn, geçtiðimiz sene muhafazakâr orta sýnýf partisi Leefbaar Nederland’ýn (Yaþanabilir Hollanda) baþýna getirilmiþti. Müslüman göçmenleri horlayan, göç karþýtý bir demeci üzerine buradan ihraç edildi. (Benzeri demeçleri devam etti. “Faslý çocuklar hiçbir zaman bir Faslýdan bir þey çalmazlar. Bizden hýrsýzlýk yapmak ise mübah, hele benden iki kere mübah, Hýristiyan köpeðinin biri olmakla kalmýyorum, [eþcinsel olarak – T.B./Ö.G.] domuz yavrusundan bile deðersizim çünkü. Hukukî olarak kabul ettirebileyim, bu ülkeye hiçbir Ýslâmcý giremeyecek artýk.”) Bunun üzerine Þubat’ta kendi ‘yerini açtý: Lijst Pim Fortuyn/Pim Fortuyn’ýn Listesi. Marttaki yerel seçimde, etnik çeþitliliðin en fazla olduðu Rotterdam þehrinde oylarýn %35’ini alarak dikkat çekti.

Fortuyn Avrupa’daki diðer sað-popülist partilerin liderleriyle kýyaslanmayacak kadar mutedil bir çizgiye sahipti. En þiddetli muarýzlarý dahi onu faþist olarak tanýmlamýyor; ýrkçý demekte tereddüt ediyordu. Her fýrsatta vurguladýðý eþcinselliðine, ayrýmcýlýk ithamlarýný savuþturmak için de müracaat ediyordu: “Bizzat eþcinsel kimliðim nedeniyle ayrýmcýlýða maruz kalýrken, ben nasýl ayrýmcý olabilirim?”

Fortuyn, tipik sað-popülist bir performansla ortaya çýktý: Orta sýnýf kalabalýklarýn zýmnî rahatsýzlýklarýný, “ortalýkta” dile dökülmeyen reaksiyonlarýný arsýzca telaffuz ederek, soðuk nevale resmî siyasetçilerin arasýnda parladý. Kimi yorumcular, “Berlusconi gibi medya tutkunu, Le Pen gibi atýlgan, Haider gibi ’parti çizgisini takmayan, Vlaams Blok’un önderi Filip de Winter gibi burjuva” diyordu onun için. [6] Bütün Yeni Saðcýlardan ya da neofaþistlerden daha “esnekti”; liberal deðerlerle aþýrý saða has motifleri gönlüne göre harmanlýyordu. Agresif neoliberalizm, çoðulculuk/çokkültürlülük lâfzý, ilericilik/modernlik imgesi, millî deðerler muhabbeti vs’den oluþan karýþýmý, saðcý Euro-Mix’i, onun kadar iyi çalkalayan kimse yoktu.

Göçmenler belâsý ve hoþgörü kültürü

Almanya’da neonaziler ve Yeni Sað, göçmenler konusunda açýkça ýrkçý, düþmanca bir tutuma sahipler. Baþka bir örnek olarak Britanya’da, Batý-dýþýndan gelen, özellikle Müslüman göçmenlerin kendilerini yalýtmasýna karþý resmî bir tepki var; yerel seçimlerde önemli ilerleme kaydeden aþýrý saðcý Britanya Ulusal Partisi ise, göçmenlerin asimilasyonunu, onlarý Ýngiliz yurtseveri olarak davranmasýný talep edecek raddeye götürüyor!

Pim Fortuyn’ýn göçmen meselesinin üzerine varýþý, baþka türlüydü. O, Hollandanýn liberal siyasal kültürünün övüncü olan hoþgörüyü, bir dýþlama ölçütüne dönüþtürdü: Müslüman göçmenlere karþý ayrýmcýlýðýný, onlarýn kadýnlara -ve eþcinsellere- ayrýmcý davranan, gerici, Hollanda‘nýn eþitlikçi kültürüyle uzlaþamayacak, kýsacasý hoþgörüye yeteneksiz bir kültürden gelmeleri ile gerekçelendirdi. (Geçtiðimiz sonbahar, Fas cemaatinin önde gelen imamlarýndan birisi, eþcinselliðin haram olduðuna dair -Milli Görüþ’ün de desteklediði- fetvasýyla Fortuyn’a þahâne bir servis yapmýþtý. Sonradan sözlerinden dönmek zorunda kaldýlar.) Bu geri kültürlerden gelenlerin, mecburi dil dersleriyle, kadýnlara ve eþcinsellere ayrýmcý davranan Ýslami fundamentalizme yönelik özel kanunlarla kontrol altýna alýnmasýný öngörüyordu, Fortuyn. Bu söylem, kendilerini mahallelerinde “yabancý” hissetmeye baþlayan insanlarýn gönlüne göreydi (Amsterdam’da doðan erkek çocuklara bugünlerde verilen en yaygýn isim, Muhammed. Eskiden Jan’dý).

Çok az siyasetçi (çoðunlukla YeþilSol ve SP’den) bu konularda açýkça Fortuyn’a karþý çýktý. Çoðu kendi gündemlerinin Fortuyn tarafýndan ele geçirildiðini hissetti.[7] 16 milyon nüfuslu Flaman ülkesinin 2 milyon sakini Hollanda kökenli deðil, bunlarýn da 800 bini Müslüman. Fortuyn Listesi’nin yükseliþini saðlayan göç karþýtý siyaset, kesif bir yabancý düþmanlýðýna evrilmeyecek olsa bile, yerleþik düzen partilerini güçlü biçimde etkilemekte. LPF’nin de yer alacaðý herhangi bir hükümetin göçmenlerle ilgili politikalarý sertleþtirmesi, “entegre olmayan” mevcut göçmenler hususunda ciddi tedbirler almasý kaçýnýlmaz görülüyor. Nitekim göç þartlarý halihazýrda gitgide aðýrlaþtýrýlmakta. En son örnek, anavatandan getirilecek eþ için 3000 euro depozit istenmesi. 600 saatlik dil dersi göçmenlere zorunlu tutuluyor. Batý-dýþýndan gelenler, artan adi þiddet vakalarýna sebep olarak gösterilebilecek günah keçileri. Büyük þehirlerde saðlýk, eðitim, kanun ve düzen konusundaki tüm sýkýntýlarýn kökeninde “geri” Ýslami kültüre mensup göçmenlerin,yattýðý varsayýmý da, kolayca revaç buluyor.

Fortuyn’a göre taviz verilebilecek son nokta: Asla yeni göçmen kabul edilmemesi koþuluyla, mevcut göçmenlerin Hollanda toplumuna entegrasyonunun saðlanmasý. Nitekim Fortuynun ölümünden sonra partisine kýsa bir süre vekâleten liderlik eden Joao Varela da, geri kültüründen sýyrýlýp Hollandaya uyum saðlama iradesini göstermiþ “baþarýlý göçmen”i simgeliyor. Ailesi eski Portekiz sömürgesi Cape Verde’den göçmüþ 27 yaþýndaki bu siyah iþçi çocuðu, üniversite mezunu, tenis þampiyonu, iþ hayatýnda baþarýlý biri. “Göçmenleri özendirmek istiyorum ama ayný zamanda onlardan beklentilerim de var. Hollanda gibi bir fýrsatlar ülkesinde kendi hayatlarý için bir þey yapmalýlar,” diyor. ’Efendi ol, çalýþ çabala, bir iþe yara, Hollanda’da barýnmayý hak et, diye özetlenebilecek bir “çoðulculuk” þekli… Fortuyn Listesi’nin, kendini “iyi/düzgün göçmen” profiliyle özdeþleþtiren göçmenlerden azýmsanmayacak oranda oy olmasýný da saðlýyor üstelik. Rotterdam gibi ikinci dünya savaþý sonrasýndan beri iþçi partisinin birinci parti olduðu çok-etnili, çok-kültürlü bir þehirde LFP’nin ilk parti çýkmýþ olmasý dikkat çekici. Türkler’in de dahil olduðu birçok göçmenin, güvenlik kaygýsýyla (“göçmen kriminalitesinden” duyulan kaygýdan öte, “göçmen kriminalitesi” temasýný iþleyen partiye oy vererek kendilerinin “kriminal” olmadýðýný gösterme kaygýsýyla!) Pim’e oy vermiþ olmasý da…

Leiden Göçmen Ýnisiyatifinden Harry Wetterink, Fortuyn‘ýn bu söylemiyle, Hollandalýlar’ýn, “biz hoþgörülü, iyi bir milletiz, kötü olan ne varsa dýþarýdan geliyor” diye özetlenebilecek öz-imgelerine oynadýðýný söylemiþ. Bunun yanýnda, fiilen “bana dokunmayan yýlan bin yaþasýn” düsturuyla, baþkalarýna iliþkin sarsýlmaz bir umursamazlýkla iþleyen liberal hoþgörü kültürüne de iyi uyuyor.

Hoþgörüye dayalý ayrýmcýlýk

Pim Fortuyn’ýn hoþgörü kültürü temelindeki ayrýmcýlýðý, özgün bir stratejik ’ustalýðý yansýtmakla ve Hollanda’nýn siyasal kültürünün bir ürünü olmakla beraber, tekil bir örnekten ibaret sayýlmamalý. “Ötekine gösterilen ‘saygý’ ve ‘hoþgörünün’, ‘hoþgören’ ve ‘saygý duyan’ hükümran öznenin ayrýcalýklý ve üstün konumunu… evrensel bir konuma yerleþtirerek idame ettirmesi” [8] , küreselleþmeye hâkim olan neoliberalizmin yapýsal bir karakter özelliði.

Neoliberal hoþgörü söyleminin, kültürel görececiliðin, “politik doðruculuðun”, “farklý kültürlerin” deðerlerini tartýþma dýþý býrakmasýnýn, aþýrý saða açtýðý harika bir fýrsat var: Hoþgörü ve görececilik söyleminin “farklýlýklar” üzerine örttüðü bu örtü, sað popülistlerin “kültürel farklarý” bir tabu kýrýcý edâsýyla deþmesine zemin hazýrlýyor. Farklý kültürler, kimlikler/aidiyetler arasýnda bir ortak müzakere-ve-çatýþma zemininin tanýmlanmadýðý, “kültürleri” yatay kesen politik hatlarýn çizilmediði, bunun yerini “farklýlýklara tahammülün” tuttuðu –zannedilen- yerde, “tahammülle/hoþgörüyle” örülen duvarlar yükselebiliyor. Bu geçiþsizlik koþullarýnda birileri çýkýp, göçmenlerin kültürünün ve Ýslâmýn “geriliklerini” konu ettiðinde, özellikle 11 Eylül sonrasý þartlarda, “politik doðrucunun hasý” olarak görünebiliyorlar. Buradan da rahatlýkla, hoþgörülü ve demokratik yaþama kültürüne uygun olmayan “beþerî tabiatlar” keþfeden, onlarý kollektif kimlikleriyle damgalayan bir ayrýmcýlýk serpilebiliyor. Liberal deðerler, otoriterliðin emredici kurallarýna dönüþüyor.

17 Mayýs 2002’de Radikal gazetesinin “Yorum” sayfasýnda yayýmlanan yazýnýn geniþletilmiþ biçimidir. Birikim 158 (2002), 10–15.


  1. Tanýl Bora, “Avrupa üzerinde neo-faþizm hayaleti”, Birikim 66 (1994), 29–47.  ↩

  2. “Dönüm Noktasý”, NRC Handelsblad, 16 Mayýs 2002.  ↩

  3. Cees Banning, “Hollandalý Seçmenler Saða Kaydý”, NRC Handelsblad, 16 Mayýs 2002.  ↩

  4. Pek az insanýn ilgilendiði bu vahim insanlýk sorununa dikkat çeken bir yazý için bkz.: Y. Bülent Peker, “‘Kaçak göçmenler’, ‘yasadýþý insanlar’: Yeni köleci dünya düzeninde Türkiye”, Birikim 154 (2002), 48–55.  ↩

  5. Tanýl Bora, “Faþizmin halleri”, Birikim 133 (2000), 21–34, özellikle 28.  ↩

  6. Udo Van Lengen, “Shooting Star”, Jungle World, 8 Mayýs 2002.  ↩

  7. Folkert Jensma [NRC Handelsblad baþredaktörü], “Radikal Bir Hollandalýnýn Avrupa’ya Mesajý”, New York Times, 14 Mayýs 2002.  ↩

  8. Meyda Yeðenoðlu, “Küreselleþen dünyada çokkültürcülük ve konukseverlik”, Toplum ve Bilim 92 (2002), 120–137.  ↩

 
  arama     rss-feed    bize yazýn    harita metot    ENGLISH