|
||||||||||||||||||||||||||||||||||
Aralık Nedir?Ulus BakerAralık kuramı iki şey, varlık, durum, oluşum arasındaki uzaklığı ölçen "mesafe" kavramından farklı olarak, birbirinden çok uzak olan herhangi iki şey arasındaki "yakınlık" derecesini ölçmeye adanmıştır. Böylece Aralık "ayrılmanın", "uzaklaşmanın", "yabancılaşmanın" keskin eleştirisinin temel kavramıdır. Sinema ve videoda Aralık, Vertov'un kurgu ilkeleri uyarınca, biribirinden çok uzak ve bağlantısız görünen iki imgenin ya da görüntünün arasında yer alan şeydir. Vertov'a göre, iki imgenin arasında bir boşluk yoktur, aksine bir yakınlık derecesi vardır ve bu sinematografik imge adı verilen şeyden başkası değildir. Sinemanın ilk büyük yaratıcılarından birinden ödünç aldığımız bu kavramı şöylece yayabiliriz: Aynı şekilde, edebi bir metnin sözleri arasındaki "yer"in asla boş olmadığını, coğrafi ve zamansal uzaklıkları askıya alarak yeni sözlerle dolup taştığını söyleyebiliriz. Bir manzara resmi, biribiriyle çok ilgisiz görünen uzak ve bir arada kolay kolay düşünülemeyecek ayrıntıları bir araya getirerek aralığın sözünü söyler. Sorun yalnızca "uyum" değildir. Biribirleriyle asla uyuşmaz görünen çok uzak şeylerin bir aradalığıdır; tatlı bir esinti, yeşil yapraklar, ruhun sükuneti mümkün olduğu kadar, denklemin öte tarafının fırtınayla kabarması da pekala mümkündür. Cézanne natürmortlarının sırrı: "Bir havuçla devrim yapılabilir..." Sinemanın ötesine geçtiğimizde bu Aralık mefhumu ne işimize yarayacaktır? Neden Chiapas yerlilerinin isyanıyla uğraşıyoruz? Açıkçası, bunun nedeni, onların herhangi bir dayanışma ya da katkı beklenmeden, herkesin "bulunduğu yerde" direnmesinin olanaklı olduğunu gösterebilmeleridir. Bu yüzden mücadeleleri yalnızca bulundukları mekanla sınırlanmıyor, bir tüm olarak Yeni Dünya Düzeni diye dayatılan şeyi karşısına alıyor. Tartışma Grubunu Davet Ettiğimiz Konular I. Tartışma Temaları: Aralık (Interval) Mefhumu: Matematikte, fizkte, müzikte, sinema semiyotiğinde, siyasette ve felsefede, birbirinden zaman ve mekan içinde son derece uzak da olsalar, iki şeyin (sesin, imgenin, gerçekliğin, bireyin, düşüncenin) arasındaki yakınlık derecesini ölçen ölçüte "aralık" denir. Uzaklığı ölçmek ise daha kolaydır -iki nokta arasındaki mesafe gibi... Haecceitas (İşte-bu'luk) Mefhumu: Duns Scotus'a borçlu olduğumuz bu mefhum, bir şeyi neyse o yapana dairdir. Bir bireyin yalnızca kendi üstüne kapanan bir şey olmadığını, çok uzak aralıklarda yer alan şeylerin bir aradalığı olarak da kavranabileceğini gösterir. Böylece, "saat akşamın beşi" bir bireydir. Ama yalnızca bir cümle olarak değil -Lorca'nın şiirindeki bir birliktelikle mümkün bir bireyliktir bu: Saat akşamın beşi, güneş kararır faşizm yükselirken, ne sevgi, ne hüzün, ne de ölüm... Katılım Mefhumu: Platon'da üç tür katılım var: Fiziksel katılım -kokteyle likörün, kana zehirin, yemeğe tuzun katılması gibi... Demonik, şeytansı katılım -katıksız bir ruha şeytanın ve kötülüğün bulaşması gibi... İlkeye katılım: Bir şeyin varolmasının Varlığa, bir şeyin siyasallığının Kent'in kanunlarına katılmasına bağlı olması gibi... Yeni-Platoncu Plotinos bu katılım temasından rahatsızlık duyar. Çünkü katılanlar ayrılabilirler de. Ayrıldıklarında kendisine katılınan şey zarar görür, acı çeker, şiddete maruz kalır. Ona göre katılımın kendisine katılınanın yaptığı bir bağış niteliği taşıyor olması gerekir -kendisinden hiçbir şey kaybetmeksizin kendini katılmaya veren bir Varlık. Plotinos buna İlke, Bir ya da Katınılamayan adını veriyordu. Bu noktadan başlayarak "katılım" temasını siyasal-estetik alanda tartışmaya açmak istiyoruz... Bakış Açısı Mefhumu: Bakış açısı "kanaatlere" ilişkin olarak tanımlanmaktan nasıl kurtarılır? Bakış açısına sahip olmayanın düşünmeye de başlayamayacağını biliyoruz. Ama bir bakış açısına yerleşmenin düşünmeyi varsaydığını da kavramalıyız. Kumdaki at nalı izleri bir köylüyü sabana, tarlaya, hasada ve vergi tahsildarına götürürse, bir askeri eğere, zırha, kılıca, savaşa ve vergi tahsildarına götürebilir (Spinoza). Sonuçta görülen aynı şey olsa da bakış açısının ilerleme hareketi her şeydir, düşünme adını verdiğimiz insan faaliyetinin doğasıdır. Bu yüzden "bir köylü kulübesinde bir saraydakinden farklı düşünülür" (Marx). Bakış açısı bir perspektife ve göreliliğe bağlanır şüphesiz. Ama bu görelilik, çoğunun sandığı ve "kanaat toplumlarının" inandığı gibi, özneye göre değildir. Aksine, özne olabilmek, herhangi bir bakış açısını, bir konumu işgal etmeye, orada yer tutabilmeye bağlıdır. Öyleyse, bakış açısı özneye ait değil, varoluşun tümüne aittir. "Hepimiz aynı kentte yaşıyor, farklı güzergahları takip ettiğimizde görüyoruz onu" (Leibniz). Vertov sinemasının amacı işte buydu: Algıyı nesnelerin içine yerleştirmek ve özneyi bununla yeniden türetmek. Bu kaçınılmaz bir şekilde "devrimci" bir özne olacaktır... Giriş notu: körotonomedya Vertoviana sayfası, sinema ve video konusunda yürütmeyi amaçladığı tartışmalara izleyicileri de katmak istemektedir. Bunun en iyi ortamının web üzerinde bir tartışma grubu oluşturmak olduğuna inanıyoruz. Vertoviana tartışma grubuyla vertovia@baker.soc.metu.edu.tr adresi üzerinde buluşabilirsiniz. vertoviana: sinema-video kuramı tarışmaları grubu "Sinema hareketli imgeler ile düşünmek demektir." (Gilles Deleuze) körotonomedya sakinlerine sinema ve video üstüne kuramsal bir tartışma önerisiyle ortaya çıkma cesaretini veren bu formül, bu "düşünme"nin başka türden "düşünmeler"den özgün farklılığının nelere dayandığını ortaya çıkarmayı gerekli kılar. Tartışma grubunun eğilmeyi umduğu konular arasında sinema ve montaj kuramları ve pratiği, sinematografik semiyotik, video kuramları ve film çözümlemeleri yer alıyor. Bir giriş önerisi olarak, yakında piyasaya çıkacak olan "körotonomedya-Aralık" dergisinin sunuş manifestosu Vertoviana metniyle Gilles Deleuze ile yapılan bir sinema söyleşisini, "Yaratma Eylemi Nedir"i belirledik. Sizin önerilerinizi de bekliyoruz. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||
|