körotonomedya > türkçe > ulus baker
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ders Notları: Eisenstein/Vertov

Ulus Baker

EISENSTEIN:

--herhangi, olağan ve dikkate değer...

Herhangi anlar versus "ayrıcalıklı anlar": hareketin "içkin" çözümlemesi... Sinematografide en ayrıcalıklı an bile ötekiler arasında herhangi bir an olarak kalır...

Eisenstein böylece eski diyalektiğe karşı modern diyalektiğin tarafındadır... Eski diyalektik bir hareket içinde somutlaşan aşkın formlar arasındaydı... Modern diyalektik ise harekete içkin tek tek hareketlerin üretimine ve birbirlerine karşı sürülmesine dayanır...

Bu tekillikler üretimi (niteliksel sıçrama) olağan, sıradan anların, unsurların birikimiyle olur (niceliksel süreç)... Tekil olan şey bile herhangi bir şeyden alınmıştır... Kendisi de basitçe olağan olmayan, olağanlıktan çıkarılan bir "herhangi şeydir"...

Eisenstein buna "patetik" anlar adını veriyor: patetik organik olanı varsayar... Organik ise herhangi anların organize edilmiş toplamı, kümesidir...

--Griffith'e itirazlar...

İki temel itiraz: toplamın ayrımlaştırılmış parçaları kendiliklerinden verili gibi duruyorlar --bağımsız fenomenler gibi... Tıpkı pastırmada yağlı ve etli kısımlar gibi ayrı ayrı... Zenginler-yoksullar, iyiler-kötüler, Siyahlar-Beyazlar... vesaire... Bu unsurların temsilcileri hep bireysel kalan düellolar içindeler... en kolektif motifler ve dürtüler bile kişiselleştiriliyorlar (bir aşk hikayesi, melodram unsuru)... herşey paralel çizgiler halinde akıp gidiyor... bu çizgiler ancak sonsuzda birleşiyorlar, uzlaşıyorlar... herbir çizginin herhangi bir anı ötekisinin herhangi bir anıyla buluşturuluyor, çakıştırılıyor...

Demek ki Griffith mesela zengin ile yoksulun birbirlerinden bağımsız fenomenler olarak verilmiş olmadıklarını anlayamıyor... oysa her ikisi de "toplumsal sömürü" denen ortak bir nedenin sonucudurlar...

Unutulmaması gereken şey Eisenstein'in Griffith'e yönelik bu eleştirilerinin sadece bir tarih yorumuna, bir ideolojiye (burjuva ideolojisine) yönelmekle kalmadığı... Eisenstein doğrudan doğruya paralel ve yakınsak montaj tekniğini de eleştiriyor... Griffith'in montaj anlayışı tümüyle ampirik... bir gelişme ve büyüme yasasına sahip değil... Montajın oluşturacağı birlik birbirlerine dışsal parçaların biraraya getirilmesiyle oluşturulmuş...

--organik spiral kuramı...

Griffith organizmanın ve parçalarının diyalektik ilişkisinin farkında değil... Organik dev bir spiral olmalıdır... bu ise bilimsel, matematiksel olarak kavranmalı... bir gelişme, büyüme tarzı olarak... (Potiomkin, Genel Çizgi'deki yayık...)

Organik spiralin kaynağı --altın kesit... kesme noktasının belirlenmesi... toplamı eşitsiz iki büyük kısıma ayırıyor; mesela Potiomkin'de hareketin tersine döndüğü Odessa'da Yas anı... ama spiralin her dönüşü de birbirine karşıt eşitsiz iki kısıma ayrılıyor...

Karşıtlıklar ise çoğul: niceliksel --bir-çok, bir kişi-çok kişi, tek bir kurşun, bir salvo... tek bir gemi, bir filo... niteliksel: deniz-kara... yeğinliğine (karanlıklar-ışık)... dinamik (yükselen hareket-alçalan hareket, sağdan sola-soldan sağa...)

OA/OB = OB/OC = OC/OD = m

Çıkış noktasıyla son noktanın diyalektiği... Tıpkı biyolojik bir hücre gibi... hareket-imaj basit bir montaj unsuru değil; birken bölünür ve çoğalır... bir "karşıtlıklar montajı"...

Potiomkin'de Odessa merdivenleri... Korkunç İvan'da İvan'ın iki şüphe anı... karısının tabutu başında kendini sorguladığı, ilk halkanın sonu... yani Boyarlarla savaşının ilk safhası... İkincisi Moskova dışına çekildiği an...

(Resmi Sovyetik eleştiri bu bölümü İvan'ın teyzesiyle kişisel mücadelesi olarak görmüştü... oysa Eisenstein İvan'ın halkla birleşen bir kişilik olduğu tezine karşıydı... İvan halkı sürekli olarak bir araç olarak görmüştü --o çağın koşulları bunu emrederdi... ama bu koşullar dahilinde İvan derebeyleriyle mücadelesini yükseltti... Griffithvari kişisel düellonun ötesine geçti... ) demek ki "kahramanın bir halka ihtiyacı var..."

--bilim ve sanat...

Eisenstein bilimi, matematiği ve doğa bilimlerini çağırıyor... Ama sanat bundan hiçbirşey kaybediyor değil...

--Patetik...

Patetik organikle karıştırılmamalı; bu karşıtların birbirlerine geçişi... birinden ötekinin aniden çıkagelişi... demek ki iki an arasında yalnızca bir karşıtlık yok, birinden ötekine ani bir sıçrayış da var... ikinci an böylece yepyeni bir güç kazanıyor, çünkü birincisi onda hala korunuyor... (kederden öfkeye, kuşkudan kesinliğe, tabiyetten isyana...)

Patetik hem bir "sıkışma-gerilim" hem de bir "patlayış"... Eski ile Yeni... organik... krema makinesi sahnesi ise Patetik... aşağılama ve umut... ve zafer... bu anlık bir sıçrayış... tek bir damla bütün gidişatı değiştiriyor...

Patetik: "boyutların mutlak değişimi"... Griffith'de değişimler sadece göreli... mutlak değil... Büyük Planlar Eisenstein filmlerinde bu işe yarıyorlar... gittikçe büyüyen büyük plan serileri... Bunlar Doğadan İnsana geçişler... bir Bilinçlenme anı... Devrimci bilince varış...

Eğer Patetik bir gelişmeyse bunun nedeni onun aslında bir Bilinçlenme oluşudur... "atraksiyonlar montajı"... salt beyne hitapla anlamlandırılabilen montaj unsuru... kızıl bayrağın belirişi... (Potiomkin) İvan'ın "kızıl şölen"i... görünebilirden okunabilire sıçrayışlar... Ekim'de ve Potiomkin'de heykeller...

Atraksiyonlar montajı: imajlar çağrışımı... artı "atraksiyonlar hesabı"... bir süt damlacığının kozmit boyuta geçişi...

Özetle Eisenstein her şeyi yeniden kavramlaştırıyor: yeni bir büyük plan; yeni bir ivmeli montaj; yeni bir dikey montaj; atraksiyonlar montajı; entelektüel-bilinç montajı vesaire...

Aralık: filmdeki değişken şimdilik... belli bir noktada "niteliksel sıçrama" halinde işliyor... Zaman: Potiomkin'in 48 saati, Ekim'in 10 günü... kozmik zamana doğru büyüyor, muazzamlaşıyor...

--diyalektiğin üçüncü yasası...

Eisenstein diyalektiğin üçüncü yasasına bağlanıyor: birin çoklaşması... ikileşmesi... Stalin rejiminin sevmediği de bu...

Ve sadece İnsani diyalektik var, doğa diyalektiği yok...

Büyük plan: yalnızca "afektif" değil, profesyonel --filmcinin filmin bütününe bir bakış tarzı... ya da açısı...

Büyük-Plan ve Yüz: Griffith'de kadının düşünceli yüzü... Eisenstein'de papazın hoş yüzünün kötülüğe dönüşümü... kulak çekimi... (Eski ve Yeni)

Büyük-Plan: "...ve taşlar bile haykırdı" --acının yükselen çizgisi ve yüz serileri...

--iç monolog...

İç monolog sinemada edebiyattakinden daha güçlü... bir dil-öncesi, daha ilkel bir ön-dil denebilir...

Kitlesel Sanat olarak Sinema: ilk an imajdan düşünceye gidiyor; imajların birbirleri üzerinde yaptıkları şok --bu düşünceyi de şoklamaktır... "korteksin bütününü etkileyen..." Sinematografik bir Cogito, bir "düşünüyorum" var... Bu bir "sine-yumruk"... Automaton Spiritualis...

İç monolog başlangıçta kişilere ait... sonraları Eisenstein onu filmin bütününe ait kılıyor...

VERTOV

Maddenin kendisinin bir diyalektiği var: salt dokümanter ve aktüalite... neden acaba? Şeylerin bizzat kendilerinin içinde --kendinde şeylerde-- işleyen yeterli bir dinamizm, bir diyalektik var... dolayısıyla Doğayı sahnelemeyi reddetmek gerekir... Şeylerin kendilerinin bir mizansene ihtiyacı yok...

En sevimli köylü kadın ya da çocuk aynı zamanda dinamik maddi sistemlerdir...

Vertov insanları ve varlıkları makineler olarak ele alıyor değil: makinelerin bir kalbi, bir dinamizmi, bir algılayışı ve aksiyon-reaksiyonu var... onlarda hayranlık verici olan da bu... Patetikten kaçınmak gerekiyor... Doğa ise o kadar organik bir şey değil...

 
  arama     rss-feed    bize yazın    harita metot    ENGLISH