|
||||||||||||||||||||||||||||||||||
Cemaat IIUlus BakerEşimle onüç yıldır birlikteyiz. Biliyorum. Çünkü bizim fırlama oniki yaşında ve ben geçmişin bazı meselelerini hâlâ hatırlayabiliyorum. Beni aldatmaya başladığından beri yaklaşık beş yıl geçti. Daha önce kesinlikle yapamazdı bunu... Elimi dişlediği gün anladım: Hırçındı, tahakkümcüydü ve benimle ancak üç kişilik o garip yalnızlığı paylaşıyordu... Toplantılara onüç yıldır gidiyorum. Aralıksız... Darbeden sonra, İsmet Özel'in her şeyini okudum. Bu aralar pek sevmiyorum onu. Konuştuğunda dinlemeye gitmiyorum artık. Bizim çocuklar, hepsi evlendiler, barklandılar. Bir ben kalmışım. Ama onlar da geliyorlar kahveye... Sigaramın son nefesiyle birlikte koyverdim ruhumun son, parıltısız, sarı siyah, son kırıntılarını. Yalnızlığımı paylaştıklarını düşündüklerimin son nefesiyim ben. Nâzım'ın her şeyini okudum. O garip yalnızlığımı kim var paylaşacak. Kim var paylaşacak o garip yalnızlığımı... Adımı koyanı sevmeliyim. Sevmeliyim adımı koyanı. Adıma koydular işte... Alın size! Kedi, hafifçe doğruldu. Kuş, henüz uzakta. Farkedemez onu. Kedi, sessizce yattı. Karınüstü, karların üstüne... Soğuk... Kuş, titrek, sarsıntısız, donup kalmış, yelkenlerinin dolmasını bekleyen dal üstünde... Soğuk... Kedinin kuyruğu, soldan sağa, sağdan sola, esiyor... Ayaz... Hafiften bir rüzgâr... Soğuk... Kuyruk, soğuğun boşluğuna imza atıyor. Kedi, bürokrat... Hergün başka bir kuş gelecek o dala... Soğuk... Kımıltısız... Mide boş... Ayaz... Yazın sivrisinekler olur... Bitler olur... Pireler olur... Dururlar dal üstünde... Sen. altından geçerken aldanıp... Hooop! Çullanırlar üzerine... Farketmezsin bile... Cemaat: Bir kedi, bir kuş, bir sivrisinek, bir bit, bir pire... Ama ne kadar da zor, bir sokak çocuğu için, beyaz yakalı önlüğün yakasını bembeyaz tutmak... Dayak yemeden... Sorunsuz... |
||||||||||||||||||||||||||||||||||
|