körotonomedya > türkçe > ulus baker
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Cemaat

Ulus Baker

Bana Hacer deyin. Kolaylık olsun. O çok alıştığınız, ekrana gelir, yazıya gelir kolaylıklardan. Ama ben, balımı yedirmem, öyle kolay kolay. Bunu da bilin... Tamam, konuşurum. Başka ne yapacağım? Babam konduyu yaparken sokaktaydım ben... Ama onlar kadar değil. Mahallenin oğlanları daha sokaktaydılar. Sabahtan çıkarlardı. Küçük Armutluya bile giderlerdi. Ağabeyleri karışmıyordu. Diğer mahallede dayak yediklerinde bile karışmazlardı. Bir defasında, içlerinden birinin yaraşma ben baktım eve gidince dayak yerler diye. İğrençti, kansızdı yara... Çökelek peyniri gibi... Yoktu tabii saracak bir şeyler... Çeşmede yıkadık... Oğlan, o gün eve gitmedi. Ben de bugün gitmeyeceğim...

Bana Ahmet deyin. Niye Ali değil? Babama sorun... Anamın iğlerinden birini kapardım, mahallenin çocuklarıyla birlikte dalardık Çeşmebaşı'na... Oradaki çocuklar, daha korkaklar Küçük Armutlu'dakilerden... Annemin iği, Zülfikâr'ımdı benim, Ali Dede'nin anlattığı... İnce uzun, sipsivri... Nasıl kesecek kâfiri? Babamın keyfi yerinde olduğunda etlere sapladığı kebap şişlerinden birini geçirseydim elime, görürdü onlar... Taş attılar, alnıma geldi... Çocukların hepsinin yüzü buruşuk... Karşı mahallenin çocukları, yarama bakım toz oldular... Kaçan kaçana... Geri döndük... Bizimkilerin hepsi kayboldu... Bir o kız... İğrençmiş, kansızmış yaram... Suda yıkadık... Eve gitmedim... Başka bir yere de...

Bana Gülsün deyin (ya da Gülsüm)... Hacer'den farkım yok... Mahalleden genç bir oğlan, bileğimi ısırdığında geriye iğrenç, kansız bir yara kaldı... Dişlerinden birinin biraz çıkık olduğu besbelli bileğimde... Kollarım beyaz... Başka yaralar da var... Nasıl saklayabilirim o öne çıkık dişi? Mahalleden genç bir oğlan, öperim geçer dedi. Öptü... Peki o nasıl geçecek?

Bana Bekir deyin. Yakalandığım gün otuzyedime bastım. Irza mı geçmişim hâkim bey? Yalan... Hepsi iftira... Kadınlara tek bir kez dokundum hayatımda... Bana şöyle böyle diyorlar... O da yalan... Küçük bir oğlanken dokundum bir kıza... İlk ve son defa... Mahallenin şavalak oğlanlarından biri ısırmış bileğini... Öptüm orasını... İğrençti, kansızdı yara... Kollan beyaz... Başka yara izleri... Geçsin diye öptüm... Demek ki geçmemiş...

Maskeli zenci, mahalleye indi, üç kurt yaktı, seyrine baktı...

Hacer, Ahmet, Gülsün (ya da Gülsüm, hatta Gül bazen) ve Bekir... Bir de Ali...

Mahalleye indiler... Orada yaşayacak, orada ölecekler... O gece nerede uyudu Ahmet? Soğuğu heceleyerek, takırdayan dişleriyle? Hangi ölgün ışıklı evde, kansız bir ameliyat, o korkunç, iğrenç ve kansız yarayı iyileştirecek? Hangi "ırz" yeterli olacak bir öpücüğe, tam tamına? Biz işimize bakalım, sevgili okuyucu ve onlara ONLAR diyelim...

 
  arama     rss-feed    bize yazın    harita metot    ENGLISH